Ana içeriğe atla

KUL değil, KÜL olmalıyız... Rahmi ERGÜN



YANGINDA YENİLENEN RUHLAR

Her insan, bir odun parçası gibidir.
Odun, ateşe atıldığında kül olmayı tercih ederse, sonsuz bir dönüşüm geçirir.
Kül olmak, yok olmak gibi görünse de aslında dönüşümün en derin halidir.
Kül olan odun, rüzgarın savurduğu bir toz bulutuna dönüşür ve her yere yayılır.
Bu yayılış, yeni başlangıçların ve hayatların tohumlarını taşır.
Küller, toprağa karışarak yeni yaşamların filizlenmesine zemin hazırlar.
Diğer yanda, kul olmak ise bir odun parçası olarak kalmak gibidir.
O parça, yanmayı reddeder ve olduğu yerde katılaşır, hareketsizleşir.
Katılaşan odun parçası zamanla çürür, ama asla toprağa karışıp yeni yaşamlar başlatamaz.
Kül olmayı seçmek, yanıp yok olmak pahasına yeni bir şeye dönüşebilmektir.
Bir bakıma, bu cesaret gerektiren bir seçimdir.
Kül olmak, sınırlarımızı aşmayı ve daha geniş bir evrenin parçası olmayı kabul etmektir.
Tarihe baktığımızda da kül olanların; yani kendini feda eden, dönüşmeye cesaret edenlerin büyük değişimler yarattığını görürüz.
Küller içinden doğan Anka gibi her dönüşüm, yeni bir dünyayı beraberinde getirir.
Bu yüzden, kül olmak önemlidir.
Sonuç olarak, yanmamızı, tükenmemizi göze alıp kül olup rüzgarla savrulmalıyız.
Çünkü ancak kül olduğumuzda, yeni filizlere ve hayata yer açabiliriz.
Unutmayalım ki en büyük yangınlardan sonra bile, daima yeni bir hayat filizlenir.



REBIRTH FROM THE ASHES

Every person is like a piece of wood.
When a piece of wood chooses to become ash in the fire, it undergoes an infinite transformation.
Becoming ash seems like disappearing, but in reality, it is the deepest form of transformation.
When the wood turns to ash, it becomes a dust cloud carried by the wind, spreading everywhere.
This dispersal carries the seeds of new beginnings and new lives.
Ashes mix with the soil, laying the groundwork for new growths to sprout.
On the other hand, to remain intact is like staying as a piece of wood.
That piece refuses to burn and solidifies where it stands, becoming inert.
The solidified piece eventually rots, but it can never become part of the soil to initiate new life.
Choosing to become ash means having the courage to transform into something new, even at the cost of burning and vanishing.
In a way, it requires courage to make such a choice.
Becoming ash is about transcending our boundaries and accepting being part of a broader universe.
Looking back at history, we see that those who turned to ash—those who dared to transform and sacrifice themselves—created significant changes.
Like the Phoenix rising from the ashes, each transformation brings a new world into existence.
That is why becoming ash holds great importance.
In the end, we must dare to burn and transform into ash, letting the wind carry us.
Because only when we become ash can we make room for new sprouts and life.
Let us remember that even after the greatest fires, new life always takes root.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Günlük Hayatta Kullanımı

Günlük Hayatta Kullanımı Bismillâhirrahmânirrahîm, Müslümanların günlük hayatında geniş bir kullanım alanına sahiptir. Bu ifade, her türlü iş ve eylemin başlangıcında Allah’ın adını anmak ve O’ndan yardım istemek amacıyla kullanılır. İşe başlamadan, yemek yemeden, seyahate çıkmadan önce ya da bir evin kapısından girerken bu ifadenin kullanılması, eylemin Allah’ın izni ve bereketiyle gerçekleştirileceğine olan inancı yansıtır. Örneğin, bir öğrenci sınava başlamadan önce Bismillâhirrahmânirrahîm diyerek Allah'tan başarı dileğinde bulunur. Günlük ibadetlerde Bismillâhirrahmânirrahîm'in kullanımının özel bir yeri vardır. Müslümanlar, her namazda Fatiha suresine başlamadan önce ve Kur'an-ı Kerim'in herhangi bir suresini okumadan önce bu ifadeyi söylerler. Bu uygulama, ibadetlerin kabul olması ve Allah'ın huzurunda gerçekleştirildiği bilinciyle yapılması için önemlidir. Örneğin, sabah namazına kalkıldığında güne bu ifadeyle başlamak, o gün yapacağı tüm ibadetlerin Allah k...

DanlaCast - Çakal KELİME ANALİZİ

DanlaCast - Çakal KELİME ANALİZİ ADA (bir su kütlesiyle çevrili kara parçası) : Tanrı'nın gücü, adeta bir ada gibi sarsılmazdır. Ruh, duygu denizinin ortasında bir ada gibi huzur bulur. AD (isim) : Tanrı'nın her şeyde bir nevi mühürlenmiş adı vardır. Ruh, kendi adını bulduğunda anlam kazanır. AL (bir şey almak) : Tanrı'nın eliyle verilen nimetler boldur. Ruh, hak ettiği huzuru aldığında rahatlar. ALÇAK (kısa boylu ya da kötü niyetli) : Tanrı'nın alçak gönüllülüğü her şeyin üzerindedir. Ruh, alçakgönüllülükle dolduğunda gerçek huzuru bulur. AK (beyaz renk) : Tanrı'nın ışığı, ak bir yeldeğirmeni gibi saf ve temizdir. Ruh, aydınlandığında ak bir sayfa gibi tertemiz olur. ALA (hoş, güzel) : Tanrı'nın yaratışı, ala bir yapboz gibi muhteşemdir. Ruh, güzellikleri algıladığında daha ala bir hal alır. ALAN (bir yer ya da yetenek) : Tanrı'nın varlığı evrendeki her alanı kapsar. Ruh, kendi alanını bulduğunda dinginleşir. AN (zaman dilimi) : Tanrı'nın huzuru her an ...

Okült Semboller ve Anlamları: Gizli Kodların Gizemli Dili

Okült Semboller ve Anlamları: Gizli Kodların Gizemli Dili Okült semboller, ezoterik öğretilerin ve büyü geleneklerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu gizemli işaretler, derin anlamlar taşır ve sadece müritlere açıktır. Her sembol, bir bilgelik veya güç simgesi olarak kabul edilir ve ritüellerde, büyülerde veya manevi uygulamalarda kullanılır. Pentagram, okült sembollerin en yaygın olanıdır. Beş köşeli bu yıldız şeklindeki işaret, doğanın beş temel unsurunun (toprak, hava, ateş, su, akıl) birliğini temsil eder. Bazen "Baphomet" olarak da adlandırılır ve Şeytan'la ilişkilendirilir. Bununla birlikte, Wicca inancında koruma ve çemberleme ritüellerinde kullanılır. Yin-yang sembolü ise Uzakdoğu felsefe ve öğretilerinden gelmektedir. Beyaz ve siyah renklerden oluşan bu daire, karşıt güçlerin birliğini ve evrendeki dengeyi simgeler. Tao büyüsünde ve Feng Shui uygulamalarında önemli bir rol oynar. Gizli dernekler ve tarikatlar da kendi sembolik dillerini oluşturdular. Örneğin, Rözekr...