DOYUM YERİNE YANILSAMA: NESNELERİN EGEMENLİĞİ Hayat boyunca aradığımız tatmin, bir serap gibi, her an yanılıp peşinden koştuğumuz bir yanılsamadır. Her yeni nesne, her yeni arzu, aslında bizi tatminin ötesine taşımaktan öte, yanılsamanın daha derin bir katmanına sürükler. Bedenin açlığı, ruhun susuzluğundan farklı değildir; ancak her lokma, içimizde büyüyen bir boşluğu daha da genişletir. Bir telefon, bir kıyafet ya da yeni bir teknoloji ürünü; her biri bizi kısa süreliğine doyurur gibi görünse de, ardında derin bir açlık bırakır. Çünkü bu nesneler, gerçek tatminin yerini dolduramaz; yalnızca geçici bir yanılsama sunar. Doyum arayışımızda tükettiğimiz her şey, aslında eksik kalan derin bir ihtiyacın sembolüdür. Hayat, bir alışveriş merkezi gibi; ihtiyacımız olan gerçek sevginin, huzurun ve tatminin parayla alınamayacağını unuttuğumuz bir yerdir. Her satın alınan şey, aslında derinlerdeki yalnızlık ve tatminsizliğin üzerini örtmeye çalıştığımız bir perde gibidir. Bu perde, bizi kısa sü...