Ana içeriğe atla

DUYGUYLA DOLU YOLCULUK



DUYGUYLA DOLU YOLCULUK

İnsanlık tarihi boyunca, bilgi peşinde koşmak her zaman önceliklerimiz arasında olmuştur.
Ancak bu bilginin bizi gerçekten nereye götürdüğünü sorgulamak zaman zaman göz ardı edilen bir gerçekliktir.
Bilginin ötesinde, hissettiğimiz duygular bizi evrenin özüne, şu anki yaşamımızın derinliklerine bağlayan kilitlerdir.
Bir düşünün; sevdiğiniz bir insanla ilk karşılaştığınız anı.
O anı özel kılan şey, o kişi hakkında bildikleriniz mi, yoksa hissettiğiniz duygular mıydı?
Kalbinizin hızla atması, karnınızda hissettiğiniz kelebekler, tüm bunlar bir bilgi değil, bir his meselesidir.
Hayatımızdaki yolculuğumuzda, bilgi bize bir harita gibi rehberlik ederken, duygularımız adeta pusula gibidir.
Bir harita size yolunuzu gösterebilir, ancak hangi yöne gitmeniz gerektiğine karar veren pusulanızdır.
O yüzden, hayatın karmaşık yollarında kaybolduğumuzda, bilginin öngördüğü rotayı takip etmek yerine, kalbimizin sesini dinlemek daha faydalı olabilir.
Bir çocuk düşünün; yürümeyi öğrenmeye çalışan bir çocuk.
Bilgi ona ayaklarını nasıl hareket ettireceğini söyleyebilir, ancak ayağa kalkıp ilk adımlarını atma cesaretini veren duygu ve meraktır.
Kitaplar, öğretmenler, deneyler bize dünyanın nasıl çalıştığını anlatabilir.
Ancak hissettiğimiz aşk, özlem, mutluluk ya da hüzün, bu dünyanın ötesinde bizi başka alemlere taşır.
Duygular, ruhumuzda yankılanan melodilerdir, bilgi ise onların notaları.
Müzik yapmak, sadece notaları bilmekle değil, onları hissetmekle mümkündür.
Hayat, bir resim sergisi gibidir.
Her bir tablo farklı bir hikaye anlatır.
Bilgiyle baktığımızda sadece resmin yüzeyini görürüz.
Ama hissetmeye başladığımızda, o tablonun derinliklerinde gezebilir, ressamın ruh halini, yaratım sürecini hissedebiliriz.
O yüzden resimlere sadece gözlerimizle değil, kalbimizle de bakmamız gerekir.
Evrensel plana dönüş yolculuğumuzda, hissettiklerimize kucak açmak, öz benliğimize, yaratılışımızın esasına ulaşmamızda önemli bir aşamadır.
Hissedilen her duygu, adeta bizi kendi bedenimize ve ruhumuza taşır.
Bu dönüş, bir son değil, belki de gerçek başlangıcımızdır.
İnsanın içsel dünyası, gözle göremeyeceğimiz kadar derin, ama hislerin ışığında aydınlanan bir evrendir.
Bu evrenin derinliklerinde, sadece bilgiyle değil, yoğun duygularla yıkanmış bir bilinçle yol alabiliriz.
Öyleyse, hayatın karmaşık labirentinde kaybolduğumuzda, bırakın zihnimiz biraz dinlensin, biraz da kalbimize yol versin.
Çünkü bizi gerçek hedefimize ulaştıracak olan, hissettiğimiz duyguların gücüdür.
Ve unutmayalım ki, evrensel plana dönüş yolculuğu, herkes için farklı ama bir o kadar da birleştirici bir serüvendir.
Bu yolculukta bilgi bazen sadece bir durak, hislerimiz ise yoldaşımızdır.
Hedefe ulaşmak, bir noktadan diğerine varmak değil, her anın tadını çıkarmak, her duygunun derinliğine dalmak, her deneyimin içinde kaybolmaktır.
Kalbimizin kılavuzluğunda, evrensel plana doğru attığımız her adım, bizi daha da özgürleştirir.
Hislerimizi kucaklamak, kendi içimize yapacağımız en derin yolculuktur.




JOURNEY FILLED WITH EMOTION

Throughout the history of humanity, the pursuit of knowledge has always been one of our priorities.
However, questioning where this knowledge truly leads us is a reality that is occasionally overlooked.
Beyond knowledge, the feelings we experience are the keys that connect us to the essence of the universe and the depths of our current lives.
Think about the moment you first met someone you love.
What made that moment special: the information you knew about them or the emotions you felt?
Your heart racing, the butterflies in your stomach—all of these are matters of feeling, not knowing.
In the journey of our lives, knowledge serves as a map while our emotions act as a compass.
A map may show you your path, but it’s your compass that determines which direction you should take.
Therefore, when we find ourselves lost in the complex pathways of life, instead of following the route predicted by knowledge, it may be more beneficial to listen to the voice of our hearts.
Imagine a child, a child trying to learn to walk.
Knowledge can tell them how to move their feet, but it’s the emotion and curiosity that gives them the courage to stand up and take those first steps.
Books, teachers, experiments—they can tell us how the world works.
Yet, the love, longing, happiness, or sadness we feel transports us to realms beyond this world.
Emotions are the melodies resonating in our souls, while knowledge is their notes.
Creating music is possible not only by knowing the notes but by feeling them.
Life is like an art gallery.
Every painting tells a different story.
With knowledge, we only see the surface of the painting.
But as we start to feel, we can wander in the depths of that painting and sense the mood of the artist and their creation process.
Thus, we need to look at paintings not only with our eyes but with our hearts.
In our journey back to the universal plan, embracing what we feel is an important step to reaching our core, the essence of our creation.
Every emotion felt carries us into our own bodies and souls.
This return is not an end but perhaps our true beginning.
The inner world of a person is as deep as it is invisible, but illuminated by the light of feelings.
In this universe, we can travel not only with knowledge but with a consciousness steeped in intense emotions.
So, when we find ourselves lost in life's complex labyrinth, let our minds rest for a bit and give way to our hearts.
Because what will truly take us to our destination is the power of the emotions we feel.
And let us not forget: the journey back to the universal plan is a unique yet unifying adventure for everyone.
On this journey, knowledge is sometimes just a stop, while our emotions are our companions.
Reaching the goal is not about arriving from one point to another; it's about savoring every moment, diving into the depth of every emotion, and getting lost within every experience.
With the guidance of our hearts, each step we take towards the universal plan liberates us even more.
Embracing our feelings is the deepest journey we can embark on within ourselves.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Günlük Hayatta Kullanımı

Günlük Hayatta Kullanımı Bismillâhirrahmânirrahîm, Müslümanların günlük hayatında geniş bir kullanım alanına sahiptir. Bu ifade, her türlü iş ve eylemin başlangıcında Allah’ın adını anmak ve O’ndan yardım istemek amacıyla kullanılır. İşe başlamadan, yemek yemeden, seyahate çıkmadan önce ya da bir evin kapısından girerken bu ifadenin kullanılması, eylemin Allah’ın izni ve bereketiyle gerçekleştirileceğine olan inancı yansıtır. Örneğin, bir öğrenci sınava başlamadan önce Bismillâhirrahmânirrahîm diyerek Allah'tan başarı dileğinde bulunur. Günlük ibadetlerde Bismillâhirrahmânirrahîm'in kullanımının özel bir yeri vardır. Müslümanlar, her namazda Fatiha suresine başlamadan önce ve Kur'an-ı Kerim'in herhangi bir suresini okumadan önce bu ifadeyi söylerler. Bu uygulama, ibadetlerin kabul olması ve Allah'ın huzurunda gerçekleştirildiği bilinciyle yapılması için önemlidir. Örneğin, sabah namazına kalkıldığında güne bu ifadeyle başlamak, o gün yapacağı tüm ibadetlerin Allah k...

DanlaCast - Çakal KELİME ANALİZİ

DanlaCast - Çakal KELİME ANALİZİ ADA (bir su kütlesiyle çevrili kara parçası) : Tanrı'nın gücü, adeta bir ada gibi sarsılmazdır. Ruh, duygu denizinin ortasında bir ada gibi huzur bulur. AD (isim) : Tanrı'nın her şeyde bir nevi mühürlenmiş adı vardır. Ruh, kendi adını bulduğunda anlam kazanır. AL (bir şey almak) : Tanrı'nın eliyle verilen nimetler boldur. Ruh, hak ettiği huzuru aldığında rahatlar. ALÇAK (kısa boylu ya da kötü niyetli) : Tanrı'nın alçak gönüllülüğü her şeyin üzerindedir. Ruh, alçakgönüllülükle dolduğunda gerçek huzuru bulur. AK (beyaz renk) : Tanrı'nın ışığı, ak bir yeldeğirmeni gibi saf ve temizdir. Ruh, aydınlandığında ak bir sayfa gibi tertemiz olur. ALA (hoş, güzel) : Tanrı'nın yaratışı, ala bir yapboz gibi muhteşemdir. Ruh, güzellikleri algıladığında daha ala bir hal alır. ALAN (bir yer ya da yetenek) : Tanrı'nın varlığı evrendeki her alanı kapsar. Ruh, kendi alanını bulduğunda dinginleşir. AN (zaman dilimi) : Tanrı'nın huzuru her an ...

Okült Semboller ve Anlamları: Gizli Kodların Gizemli Dili

Okült Semboller ve Anlamları: Gizli Kodların Gizemli Dili Okült semboller, ezoterik öğretilerin ve büyü geleneklerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu gizemli işaretler, derin anlamlar taşır ve sadece müritlere açıktır. Her sembol, bir bilgelik veya güç simgesi olarak kabul edilir ve ritüellerde, büyülerde veya manevi uygulamalarda kullanılır. Pentagram, okült sembollerin en yaygın olanıdır. Beş köşeli bu yıldız şeklindeki işaret, doğanın beş temel unsurunun (toprak, hava, ateş, su, akıl) birliğini temsil eder. Bazen "Baphomet" olarak da adlandırılır ve Şeytan'la ilişkilendirilir. Bununla birlikte, Wicca inancında koruma ve çemberleme ritüellerinde kullanılır. Yin-yang sembolü ise Uzakdoğu felsefe ve öğretilerinden gelmektedir. Beyaz ve siyah renklerden oluşan bu daire, karşıt güçlerin birliğini ve evrendeki dengeyi simgeler. Tao büyüsünde ve Feng Shui uygulamalarında önemli bir rol oynar. Gizli dernekler ve tarikatlar da kendi sembolik dillerini oluşturdular. Örneğin, Rözekr...