Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Sorgulamak, bir düşüncenin fetişisti olacağın anlamına gelmez..Duyu organlarına dikkat et..Rahmi ERGÜN

GERÇEĞİN FISILDIYAN TANIKLARI Kendinizi bir seyahatin başında, elinizde bir harita olmadan bulduğunuzu hayal edin. Harita, bir nehir kıyısında, rüzgarın nereye estiğini anlamaya çalışan bir ağaç gibi hissederek yol almanızı sağlar. Duyular ise, pusulasız bir kâşifin gerek duyduğu işaretlerdir. Gözleriniz, renklerin ve biçimlerin tuvali, bir ressamın fırçasıdır. Her baktığınız yerde, gerçeğin parçalarını bir araya getiren renklere ve şekillere dikkat edin. Parçalar birleştiğinde, karşınıza çıkan tablo geçmişin izlerini ve şu anın gerçeklerini fısıldar. Duyma, yankıların melodisidir. Rüzgarın ağaçların yapraklarında dans ederken çıkardığı hışırtı, kentin sessizliğinde bir çocuğun kahkahası, uzaklarda yankılanan bir kuş sesidir. Her biri, bulunduğunuz anı farklı açılardan aydınlatan seslerdir. Koklama, zamanın ve mekânın görünmez haritasıdır. Bazen bir tarla çiçeğinin kokusu sizi çocukluğunuzun baharlarına götürür. Ya da taze pişmiş ekmeğin buğusu, bir fırıncı atölyesinde geçirilen sabah...

Şeytanız ve bedenimiz, şeytanın bedeni taşlaşarak tanrısallaşıyorsunuz. Eteğinizdeki taşları dökmek bu demektir. E-Tek Tek diyor bak, tek tanrı diyor. Tek bir anlamına geliyor. Rahmi ERGÜN

TAŞLAŞAN ŞEYTAN VE TANRILAŞAN İNSAN İnanışa göre, içimizdeki şeytanı ve onun bedeni olan kötülükleri taşlaştırarak kendi içimizde bir dönüşüm başlatırız. Bu süreç, ruhun karanlık taraflarını ve içgüdüsel dürtüleri kontrol altına alarak, onları sağlam ve etkisiz hale getirmekle başlar. Eteğinizdeki taşları dökmek, bir nevi yüklerden arınmak ve bu ağırlıklardan kurtulmak anlamına gelir. Taşlar, geçmişteki hatalarımız, korkularımız, egolarımız ve pişmanlıklarımızdır. Her bir taşı döktüğümüzde, içimizdeki ışık biraz daha parlamaya başlar, özgürleşiriz. Bu özgürleşme, insanı manevi bir yükselişe ve daha üst bir bilince taşır. "Tek" dediğimiz bu süreç, aslında insanın tekâmül yolculuğunda Tanrısal bir farkındalığa ulaşmasını simgeler. Bu farkındalık, nefsin kontrol altında tutulduğu, erdemlerin yükseltildiği bir durumu ifade eder. Kendimize yük ettiğimiz taşları birer birer bıraktığımızda, ruhumuzda hafiflemeyi ve kendimizle barışmayı öğreniriz. Kendi karanlıklarımızı aydınlatmak,...

İnsan en çok yorulduğu yerden yaşlanmaya ve yaşlandığı yerden ölmeye başlar.. Yorulduğunuz yer ruhun bayram ettiği yerdir.. O yüzden beden yaşlanır ama ruhunuz büyür.. Rahmi ERGÜN

YORGUNLUĞUN RUHU BESLEYEN GÜCÜ İnsanın en yorulduğu yer, aynı zamanda ruhunun da olgunlaştığı yerdir. Bedenimiz yaşlanırken, ruhumuz aslında büyür ve zenginleşir. Bir ağacı düşünün; rüzgârla dans ederken dalları incelir, yaprakları dökülür. Ama zamanla, kökleri daha derine iner ve ağaç daha güçlü olur. Tıpkı bu ağaç gibi, biz de hayatın fırtınalarıyla mücadele ederken ruhumuz daha derin, daha olgun hale gelir. Çalışmak, hayatın yükünü taşımak; fiziksel olarak bizi yıpratabilir. Ama bu çaba, içsel dünyamızı daha anlamlı, daha zengin kılar. Bir maraton koşucusunu düşünün. Koşarken yorulur, adımları ağırlaşır, terler dökülür. Ancak her adım, onu bitiş çizgisine daha da yaklaştırır, müthiş bir tatmin getirir. Aynı şekilde, yaşam yolunda attığımız her zorlu adım, bizi içsel huzura ve bilgeliğe bir adım daha yaklaştırır. Metaforik olarak, bedenimiz bir bavul gibidir; yaşlanır, yıpranır ama ruhumuz bu bavulun içindeki hazineye dönüşür. Yorgunluk, bedenin üzerindeki önemli bir dövmedir; yaşan...

Cesaret, iyilik, korkaklık ve kötülük ani durumlarda belli olur. Düşünce devreye girmeden ortaya koyulur çoğunlukla.. O yüzden sürece yaklaşırken asla panik yapmayın .. Rahmi ERGÜN

ANİ DURUMLARDA KARAKTERİN ÖZÜ ORTAYA ÇIKAR Bir ormanda yürürken bir kaplanla karşılaştığınızı hayal edin. Bu ani karşılaşma, içgüdülerinizi ve karakterinizin özünü ortaya çıkarır. Kimi insanlar bu durumda yiğitçe durur, kaplana bakar ve soğukkanlılıkla ne yapacağını düşünür. Bu onların cesur doğasını gösterir. Diğerleri ise korkuyla kaçar, bir ağacın ardına saklanır. Bu, korkaklığın bir yansımasıdır. Benzer şekilde, sokakta yardıma muhtaç birini gördüğünüzde harekete geçme hızınız, içsel iyilik veya kayıtsızlığı gözler önüne serer. Düşünmeden yaptığımız bu eylemler, ruhumuzun aynası gibidir. Bir yanardağ patladığında da benzer bir senaryo yaşanır. Kimisinin içindeki kahraman, yardım etmek için harekete geçerken, kimisi yalnızca kendi güvenliğini düşünür. Bu olayda gösterilen hızlı tepkiler, içgüdüsel iyiliği veya bencilliği açığa çıkarır. Mantıklı düşünmeye fırsat kalmadığında, iç dünyamızın derinliklerinde yatan gerçek duygularımız devreye girer. Bu yüzden, kıyamet yaklaştığında veya...

Yani sonuçta buraya kozmik bir olayla hapsedildik ve kurtuluşta keza kozmik süreçlerle olacak.. Güneş ve ay bu konuda yardımcı olacak.. Rahmi ERGÜN

KOZMİK ESARETTEN KOZMİK KURTULUŞA Kozmosun derinliklerinden gelen bir kuvvet tarafından bu dünyaya hapsedildik. Bizi bu cendereden kurtaracak olan da yine o kozmik güçler olacaktır. Güneş ve Ay; gökyüzünün iki büyük rehberi, bu süreçte en büyük destekçilerimizdir. Güneş, karanlığın ardından doğan bir umut ışığı gibidir; onun doğuşu ile hayat canlanır, kalp çarpar. Tıpkı karanlık bir tünelden geçerken ileride görülen ışık gibi, Güneş de bize yol gösterir. Ay ise; geceyi aydınlatan gizemli bir rehberdir, karanlık sulara ışığını saçar ve bize yön verir. Tıpkı geceyi aydınlatan bir fener gibi, Ay da bilinmezleri aydınlatır ve huzur verir. Bu iki gök cismi, adeta bir anahtar ve kilit gibi çalışarak esaretten kurtulmamızı sağlayacaktır.  Bir tohumun toprağın altında filizlenmesi gibi, biz de bu kozmik olaylar sayesinde yeni bir hayata uyanacağız.  Kozmik rüzgarlar, ruhumuzun kanatlarını açacak ve bizi özgürlüğe taşıyacaktır.  Ve nihayetinde, gökyüzünün bu muhteşem dansı içinde ...

YALAN SÖYLÜYORLAR... DOĞRU ya da YANLIŞ, İYİ-KÖTÜ, GÜZEL-ÇİRKİN diye bir şey YOK... Hiç olmadı ve asla olmayacak... Hayatta sadece FAYDALI FAYDASIZ kriteri var...

GERÇEĞİN ÖTESİNDE Hayat, geniş bir denizde yolculuk etmek gibidir. Kimi zaman dalgalar yükselir, kimi zaman deniz sakindir. Doğruyu ve yanlışı bulmak, bu dalgalı denizde pusulasız bir şekilde ilerlemeye çalışmaya benzer. Çünkü doğru ve yanlış, zamanın ötesinde, kişisel ve toplumsal normlarla şekillenen soyut kavramlardır. Bir zamanlar kabul edilen doğru, başka bir zaman diliminde, hatta farklı bir kültürde yanlış olabilir. Bu nedenle, esas olan faydalı ve faydasız kavramlarıdır. Faydalı olan, tıpkı bir geminin rotasında ilerlemesini sağlayan güçlü rüzgarlar gibi, bizi hedeflerimize yaklaştırır. Hayat yolculuğumuzda ilerlerken, bize enerji ve motivasyon sağlar. Faydasız olan ise, tıpkı bataklıkta sıkışıp kalmak gibi, enerjimizi emer ve bizi yerimizde saymaya mahkum eder. Günlük hayatta, karşılaştığımız birçok olay ve kararla ilgili bu perspektifi benimseyebiliriz. Örneğin, bir iş kararı alırken, bu kararın finansal kazançlarının dışında kişisel gelişiminize ne kadar katkı sağlayacağını ...

Republic ve democrat.. Reptilyan ve demondan gelir yukarıda söylediğim gibi.. Bunlar fiziksel değil, zihinsel süreçlerdir.. O şeytanlar ne diyorsa tersini yapın faydası olucaktır..Ve asla dinlemeyin onları.. Hepsi sahtekar ve tiyatrocu. Cumhuriyetciymis,demokratmıs.Bir avuç gerizekalı hepsi... Rahmi ERGÜN

ZİHİNSEL İKTİDARIN DİNAMİKLERİ Republic ve democrat gibi kavramlar, sadece siyasi yapıları değil, aynı zamanda zihinsel süreçleri de temsil eder. İnsanların düşünce tarzları, inandıkları değerlere göre şekillenir ve toplum üzerindeki etkileri büyüktür. Bu kavramların arkasındaki fikirler, insan zihnindeki derin inançların yansımasıdır. Bir insanın zihni, bir siyasetçi ya da lider tarafından yönlendirilirken, diğer yandan kendi özgür iradesiyle kararlar alabilir. Reptilyan ve demon kavramları, bu zihinsel süreçlerin nasıl işlediğini anlamamıza yardımcı olur. Reptilyan, içgüdüsel ve hayvansal bir davranış biçimini; demon ise karanlık ve kaotik düşünceyi simgeler. Zihnimizdeki bu iki güç, sürekli bir savaş halindedir ve bu mücadele dış dünyada da yansır. Örneğin, bir toplulukta yaşanan bir tartışma, üyelerin birbirine bakış açısını ve değerlerini sorgulamasına neden olabilir. Empati, reptilyan içgüdülerin tersine bir yaklaşımı temsil eder. Toplumda empati kurarak ilerleyen birey...