KİBİR VE HIRSIN PENÇESİNDE BİLİNCİN ÇÖKÜŞÜ Antik mitolojinin sembolik zenginliği, insan bilincinin ışıktan karanlığa uzanan yolculuğunu eşsiz metaforlarla dile getirir. Zeus’un öyküsünde biçimlenen hırs ve kibir, aslında insan zihnindeki en derin labirentlerin izdüşümüdür. Gizlenen kibir, bilinçte sessiz bir zehir gibi yayılır; o, görünmez ama yıkıcıdır. Hırsın gölgesinde gelişen bir bilinç, hakikatin narin damarlarını umursamaksızın, sadece kendi kudretine tapar. Kibir ve hırs, bilinçte öyle bir yankı bulur ki, öz-anlayışın üzerinde kasvetli bir sis perdesi oluşturur. Zeus’un kendi kibriyle kendine mezar kazması, bilinç için çürüyen bir sonsuzluğun habercisidir. Atlas’ın gözyaşları, gerçekliğin sarsılmaz sürekliliğini, gözden kaçırılan hakikat olarak damla damla bilinç ufkuna damlar. Artan gözyaşları, hakikatin biriktirdiği sabrın en sonunda büyük bir tufana dönüşmesinin ta kendisidir. Zeus’un çözümsüz duyarsızlığı, bilincin kendine kapanıp sırtını gerçekliğe dönmesinin trajedisidir. ...